Ana içeriğe atla

Prof. Dr. Aslan GÜLCÜ HOCAM YAZMIŞ. BENDE FİKRİMİ YAZDIM:)

 İSTER İNANIN İSTERSENİZ İNANMAYIN FAKAT GERÇEK BU.

Prof. Dr. Aslan Gülcü hocamın son yazısını okudum ve gerçekten sanal dünyayı ne kadar güzel anlatmış bize. Aslında şimdi bu yazıyı okuyorsanız sizin de  sanalda geçirdiğiniz her saat başı kulakları yukarıya doğru uzayan bir yaratığa dönüştüğünüzü unutmayın.

 

 Ben demedim Aslan hocam diyor. Bence gerçekten de doğru söylüyor. Bu yazıyı okumaya devam etmeden önce muhakkak Prof. Dr. Aslan  Gülcü hocamın son yazısını okumanızı tavsiye ederim size çünkü bu yazımda hocamın yazdıklarına birkaç ekleme yapmak istiyorum.

 

 Gerçi hocam açık ve net bir şekilde anlatmış. Şimdi son iki senedir derslerimin neredeyse yüzde seksenlik kısmını bilgisayarda dijital materyal ve içerik/kaynak kullanarak yapıyorum. Peki fakat bu bilgiler ne kadar güvenli yada nasıl bu bilgilere güveneceğim sorusu asıl sorulması gereken en önemli soru. Evet çok güzel ilgi çekici hatta resim, renk, müzik ile süslenmiş bir sürü bilgi var peki bu bilgilerin hepsi doğru mu? Özellikle benim gibi interneti ve dijital ortamı sadece eğitim için kullanan bir öğrenci  için neler öğrenmem ve bilmem gerekiyor? Bence ilk evvela  çevrenizdekiler gibi güvenebileceğiniz bir ortam oluşturmanız gerekiyor bunun sebebi aldığınız bilgilerin hemen hemen hiç biri güvenli ve gerçek değil. İnandırıcı gerçek bilgilere sadece güvenebileceğiniz gerçek insanlardan ulaşmanız mümkün. Özellikle sosyal medya haber ve bilgi akışı açısından kesinlikle güvenli bir yer değil. Eğer Aslan hocamın yazısını okuduysanız ne demek istediğimi anlamışınızdır. Pandemi ile başlayan eğitim tartışmaları bu güne kadar hala çözülemeden devam etti ediyor. Peki ben ne yaptım ben size kısaca bunları yazmak istiyorum ve sonra da ne düşündüğümü yazacağım. Pandemi başladığından beri artık hiç olmadığı kadar zamanım olmaya başladı evet zaten eğitim için bilgisayar ve internet kullanıyordum fakat zaman az olduğu için çok ileri gidebilecek araştırmalar yapamıyor hep ileri bir zamana bırakıyordum. Evet artık pandemi başladı ve herkes evlere kapandı okullar kapandı eğitim uzaktan yapılmaya başlandı. Evet artık bende öğrenmiştim artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı ve olmadı. İlk evvela bilgisayarımı düzenledim eski sistemden kurtulup kendime yeni bir düzen kurmam lazımdı. Evet ilk evvela ilk okul 4. sınıftan beri yaptıklarımı klasörlere ayırdım artık sınıflarımı ve hatta okullarımı bile ayrı ayrı klasörlerde topladım. Peki bunu neden yaptım? Görüyorum ki öğrendiğim ve not tuttuğum her şey daha sonra bir daha lazım oluyor ve ben ikinci hatta üçüncü kere aynı şeyi araştırıyor ve buluyordum. Demek ki bunları o kadar güzel biriktirmem ve istediğim an ulaşıp bulabileceğim şekilde depolamam lazımdı. Evet aslında arkadaşlarımın pek yapmadığı şeyi ben uzun yıllar önce yapmıştım tüm içerikler ve bilgiler bilgisayarımda kayıtlıydı ve ihtiyacım olduğu zaman bunları bulabiliyordum. Pandemi olduğunda o kadar çok güvenilir bilgi ve ders, video bilgisayarımda kayıtlıydı ki hiç bunlara bu kadar ihtiyaç olacağı aklıma bile gelmemişti. Aslında her şey ihtiyaçla alakalı eğer ihtiyaç duyarsanız zaten ihtiyacınızı karşılayacak bilgilerde buluyorsunuz. Peki İpek ne anlatmaya çalışıyorsun onu anlayamadık sesi duyar gibiyim. Evet ben öğrendiklerimi hem kaydettim hem de bulabileceğim şekilde kendime göre raflara dizdim. İleride çok güçlü işlemciler olacak hatta çok küçük mini minnacık işlemciler, hard diskler hatta şu an kullandığımız o kocaman güçlü bilgisayarların gücüne eş bilgiyi bir toplu iğne büyüklüğünde belekler yapacak. İşte ben o günlere ön hazırlık yapıyorum kendi bilgimi güvenilir olanlarını biriktiriyorum bu bir resim bu bir pdf fark etmez her ne formatta olursa olsun eğer benim işime yarayacaksa ben bunu olması gereken klasörün içine atıyor ve onu isimlendiriyorum. Kendime göre oluşturduğum bir isimleme sistemim var ki bu sadece benim tarafımdan biliniyor ve siz arasanız o resmi veya belgeyi kesinlikle bulamazsınız. Peki bu benim ne işime yarayacak? İşte bundan on sene sonra gözlüğümü taktığımda sadece gözlerimle o klasörlerde saniyenin onda biri hızla bu gün yazdıklarıma erişeceğim. Peki on sene sonra bu bilgi eskimeyecek mi? Orasını bilmem, ben eskimeyecekmiş gibi yapıyorum eskirse yenilerini de ekliyorum yani artık sonu olmayan bir öğrenme ve öğrendiklerini bir kenara not alma döngüsüne girdim. Peki bu bana bir fayda sağlar mı? Bel ki sağlayabilir eğer üç nesil önce dedemin kullandığı ilaçları biliyorsam ve dedemin hastalığını biliyorsam benimde genetik bu hastalıkları geçirme olasılığım var demektir. İşte ben gözlüğüme bakarak sadece saniyenin yarısı hızda seneler önce dedemin ilaçlarını kaydettiğim o dosyayı bulabilirim. Hatta tahlil sonuçları ve reçetelerini. Belki de doktora gitmeme bile gerek kalmaz. Mesela bir video klasöründen yıllar önce izlediğim bir ders videosu bulmam gerekti bunu ben yanımda nasıl taşıyayım ki? İşte ileride o kadar büyük bellekler olacak ki yanınızda tüm hayatınız boyunca öğrendiklerinizi taşıyacak kadar büyük kendi iç sesiniz olacak ve onunla konuşarak o dosyalara ulaşacaksınız. Nasıl mı? Mesela kendinize soracaksınız ben ilkokulda bir tohum ekmiştim o şimdi ağaç oldu mu? Evet gözlüğünüz önünde çıkan ekranda koordinatları ile artık onun bir ağaç olduğu ve meyvesini yiyebileceğiniz bilgisi şıp diye ekrana gelecek. Peki bu zor mu? Hayır hiç zor değil hatta bu gün bile yapılabilir. Resimlerde zaten nerede ne zaman çekildiği her şey kayıtlı. Neyse ben gene çok mu hızlı gittim bilmiyorum fakat  sanalda geçirdiğiniz her saat başı kulakları yukarıya doğru uzayan bir yaratığa dönüştüğünüzü unutmayın. Prof. Dr. Aslan Gülcü hocamın son yazısından sonra eklemek istedim. Hocamın eline sağlık çok güzel anlatmış. Takipte kalın.

Yorumlar

  1. Aslan hocam sizin yazılarınız yanında söz konusu bile olamaz hocam. Çok teşekkür ederim hocam.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR TEŞEKKÜR MEKTUBU

 Bu bir teşekkür mektubu.    Bir mesaj ile başlayan yolculuk büyük bir etkinlik ile sonuçlandı. Hadi gelin size hem bu yolculuğu anlatayım hem de teşekkür etmem gereken öğretmenlerime ve büyüklerime bir kez daha sizin yanınızda teşekkür edeyim.     Okul müdürüm ile bundan tam iki ay önce başlayan bir mesaj trafiği. İlk attığım mesaj söyle hocam ben bir maket hazırladım ve 29 Ekim - 4 Kasım bildiğiniz gibi KIZILAY HAFTASI  bu tarihlerde okulumda bir etkinlik yapmak ve maketimi sergilemek istiyorum. veeee gelen cevap " günaydın İpek çok iyi düşünmüşsün projeni destekleriz Görevli Kızılay Kulübü Öğretmenimiz ile görüşelim KIZILAY kulübündeki öğrencilerimizi de çalışmanıza ortak eder birer Kızılay gönüllüsü olurlar Saat 17:00 ye kadar okulda oluyoruz Uğrayabilirsen maket ve diğer etkinlikleri konuşabiliriz" evet gelen mesaj aynen bu. Sıradan bir okul değil tabi ki müdür bey de sıradan değil. Başkası olsa ÇOCUĞUM BİZLERİ YORMA HADİ GİT MAKETİNİ EVİNDE YAP derdi :) dedim ya sıra

İYİ BİRER YÜZÜCÜ OLAN PLASTİKLER

 "Şu anda dünyanın herhangi bir yerde en yüksek mikroplastik zararlarından bazılarına maruz kalıyorsunuz. Bir pencereden içeri giren ışığa baktığınızda, havada uçuşan mikroplastiklerin parladığını görebilirsiniz. Bir bardak suyu camınızın önüne koyun ve 5dk sonra bardak içindeki suyun yüzeyini kaplayan nano plastik tabakayı göreceksiniz farkında olmadan nefes almamızla birlikte içimize çektiğimiz oksijen yerine plastik diyebilir miyiz? Bugün satılan kıyafetlerin üçte ikisi  plastikten yapılıyor ve lifler sürekli olarak dökülüyor. Tekrar toz olarak soluduğumuz bu nano plastikler ileride çok büyük sorunların başlangıç noktası. Çamaşır makinelerimizin içinde yıkadığımız bir çok tekstil ürünü plastik hammaddeden üretiliyor ve bunlar bir birlerine sürtünerek çamaşır makinesinin atık suyuna karışarak doğal ortamda bulunan temiz sularımıza veya denizlerimize ulaşıyor. Evlerden büyük oranda farkında olmadan ürettiğimiz bu plastikler dolaylı yollardan tekrar soframıza geliyor ve insan sağl
     Uzun zamandır üzerinde çalıştığım fakat okul ve derslerden zaman bulup yazamadığım sosyal medya üzerine yazmak istediğim aslında Twitter için yazmak istediğim yazımı ancak yazabildim.      Twitter o kadar büyük ki içinde bir anda kaybola bilirsiniz. Önemli olan ne yapmak istediğinizdir. Ben şu an on tane hesap yönetiyorum (Mayıs 2022). Tüm hesaplarımda İpek VAROL tarafından yönetildiğine dair açıklamalar bulmak mümkün. Bunun nedeni bir hesap kimin tarafından yönetildiği veya kimin olduğu çok önemlidir. Yoksa sizi TROL zannede bilirler. Aslında bu konu da çok önemli. Peki TROL nedir? sahte kimliğin arkasına gizlenen kendi gerçek hesaplarından yazamadıklarını yazabilen bir kitle. Tabi ki günümüz imkanlarıyla bunları yakalamak mümkün. Zaten bildiğim kadarı ile 24saat sosyal medya ağlarında devriye gezen polisler bulunmakta. Gerçek isimler vermek yerine sahte hesaplar ardına gizlenen ve gerçek hesaplarından yazamayacağı şeyleri bu hesaplar aracılığı ile yazan kişiler bir çok olumsuzlu