Ana içeriğe atla

Kayıtlar

KÖRMÜSÜN ABİ?

   Kör müsün abi EVET KÖR. Babamla bir gün Bakırköy'de  istasyondan aşağıya doğru acele acele yürüyoruz ben dershaneye babam kitapçıya gidecek. Karşıdan bir abi (ağabey) geliyor. Elinde beyaz bir baston bir sağa bir sola sallıyor yol kalabalık ve yayalar üzerine üzerine gidiyor aslında bu söylediğimiz bir kaç saniyede oluyor. Karşıda duran simit satan adamın arabasına tam yaklaşıyor vuracak babam koşmaya başlıyor İpek sen git çıkınca beni ara diye bağırarak adamı tutuyor ve koluna giriyor simitçi körmüsün diyor babama babam da ona körüm diyor. Adam koca simit arabasını kaldırımın ortasına koymuş babama körmüsün diyor tabi ben hem koşar adım gidiyor hemde ne olacak diye bakıyorum. Neyse ki bir şey olmuyor ve babam ve abi kol kola yürüyüp gidiyorlar. Artık öğrenmiştim demek ki KÖR bir birey görürsem hemen koluna girecektim ve gideceği yöne doğru gidecektik evet evet iyi fikir ne var ki bunda? eğer bende aynı yöne gidiyorsam onun işini kolaylaştıra bilirdim kaldırımda takılmasını hatt

RADYOKİTAP

      İpek gene nereden çıkarttın bu saçma sapan fikirleri? kim öğretiyor kızım bunları sana? kafanı böyle şeylerle doldurma sen derslerini çalış hadi geç sınıfına bakıyım bak zil çalıyor :)        İyi fakat ben hem derslerimi çalışıyorum hemde bunlarla uğraşıyorum siz uğraşmak istemiyorsunuz diye bende mi uğraşmayayım yani. Neyse ben yazıma geri döneyim. Zaten tanıyorsunuz Doç. Dr. Nilay KAYHAN hocam sayesinde bir çok öğretmen ve akademisyenle tanıştım/tanışıyorum. Bir çok toplantıya katılmasam da yakından takip ediyor ve toplantı sonrasında açık ortamda yayınlanan videolarını seyrediyor benim işime yarayan kısımlarını not alıyorum.        Biraz evvel bir toplantıya dinleyici olarak katıldım konuşan bir Prof. hocam. Hocam öyle güzel şeyler anlatıyor ki hayran kaldım ve size yazmaya karar verdim. konuşma zaman ve zamanı iyi kullanma adına yapılıyor bilmediğimiz yada bilmek istemediğimiz ne kadar çok şey varmış. Yada benim bilmediğim diyelim tabi ki sizler bunu biliyorsunuzdur. Peki siz

Prof. Dr. Süleyman Sadi SEFEROĞLU hocamın KODLAMANIN ÖNEMİ ve EĞİTİMDEKİ YERİ yazısını okuyorum.

         Prof. Dr. Süleyman Sadi SEFEROĞLU hocamın KODLAMANIN ÖNEMİ ve EĞİTİMDEKİ YERİ adlı  yazısını Hürriyet gazetesinde okuyorum ve aklıma hemen şu yeni açtığım web sitesinde karşıma çıkan zorluklar ve yapmak istediklerimi yapamamam aklıma geliyor ve bu yazıyı yazmaya karar veriyorum.          Sadi hocamı zaten yakından takip ediyor bulabildiğim videolarını izliyor yazılarını elimden geldiği kadar okuyorum. Hürriyet gazetesinde yayınlanan bu yazısını sonuna kadar okuyor ve ne kadar haklı olduğunu anlıyorum. Aslında çok kolay olan fakat bir o kadarda zor olan şu kodlama olayı aslında her yerde var. Aslında kodlama bilmeden de yapmanız mümkün. çevirici programlar yoluyla (bu da aslında kodlama ile yazılmış) bunu yapmak mümkün istediğinizi istediğiniz yere koyarak yapıyorsunuz. Aslında aynı bir marketten alış veriş yapmak gibi. Önce ne istediğiniz önemli bir alışveriş listenizin olması sonra o reyona gidip ne istediğinizi alıp sepete koymak gibi. tabi bir sürü karmaşık şey var önce yu

SOSYAL MEDYA GERÇEKTEN SOSYAL Mİ?

     Ben sizlere bu yazımda sosyal medya hesaplarımı neden ve niçin kullandığım hakkında fikirlerimi yazacağım.        Uzun zamandır sosyal medyada hesaplarım var ve aktif kullanıyorum. Aslında olay şöyle başladı ben küçükken ağabeyimden gördüğüm ve ne olduğu hakkında hiç fikrim olmayan sosyal medya hesaplarımı açmam aslında önceleri bunun bir oyun olduğunu zannederek başladı. Daha sonra bana pek yarayacak bir şey olmadığını anlayarak bir müddet ara verdim. Ortaokula başlamamla beraber aktif sosyal medya hesaplarımı kullanmaya başladım ve öğrendim ki bu aslında çok önemli bir konu. Daha ortaokula yeni başlamıştım ve tekrar tüm hesaplarımı güncelledim, isimlerimin aynı olmasına dikkat ettim tüm sosyal medya hesaplarımı oluşturdum.       Şimdi herkes diyebilir ki biraz erken değil mi? tabi ki bu herkese göre değişir. Sizin internette veya sosyal medya hesaplarında neden ve niçin bulunduğunuzla alakalı bir bir şey aslında. Ben internetin tamamını sadece eğitim ve araştırmalarım için kulla

OKULLARI GEZİYORUM

     Artık LGS sınavları iyice yaklaştı ve 2021 sınavları için iki ay gibi bir zaman kaldı. Artık yavaş yavaş herkes son hazırlıklarına başladı diyebiliriz. Aslında çok uzun zamandır hazırlandığımız bir sınav. Yaklaşık iki yıldır heyecanını taşıdığımız ve yakından takip ettiğimiz bir sınav diyebiliriz.       Ben sizlere bu yazımda ben ne yaptım nasıl hazırlandım ve hangi okullar hakkında bilgim var onu paylaşacağım. öncelikle yedinci sınıf ikinci döneminde bu hazırlıklar hız kazanmaya başladı. İlk evvela hangi okula gideceğiniz ve bu okulların nerede oldukları gibi kafamda bir sürü soru vardı. tabi ki internetten araştırmalar yapıyor hepsini tanımaya çalışıyordum. Kafamda bir kaç okul oluşmuştu bile. Bir gün ailemle konuştum ve annem, babam ve ben okulları gezme kararı aldık. zaten ilk kafamdaki okulu babam hafta içi okula gelerek beni ve arkadaşlarımı alarak YEŞİLKÖY ANADOLU LİSESİNE götürdü. zaten akşam konuşmuştuk okuduğum okula ve evimize yakın bir okul olduğu için babam okuldan bi

ŞU İNSANLAR NE KOMİK. :)

     Komik insanlar olmazsa olmaz. :)  Bildiğiniz gibi kendime bir web sitesi yaptım. www.ipekvarol.com  bu siteden daha çok sosyal sorumluluk projeleri eğitim üzerine paylaşımlar yapıyor yaşıtlarıma edindiğim tecrübeleri aktarıyor bunun için ekstra zaman harcıyorum. Aklıma gelen bir sayfa eğitim sitelerinin linklerini vererek hem bilmeyen arkadaşlarımı bilgilendirmiş olacağım hem de insanların zamanını bunu araştırmaları için boşuna kullanmasını engellemiş olacağım diye düşünüyorum.       İlk EBA ve Khan Akademiyi ekliyorum ve link veriyorum. Gerçekten aslında bu iki site eğer eğitim için kullanacak sanız size o kadar çok şey sunuyor ki anlatamam. Aslında amaç herkes için eğitim değil mi? aslında alacağımız eğitim ülkemize katkı sağlamayacak mı? bende tam da bunu yapıyorum hem kendi eğitimimi alıyorum hemde aldığım eğitimin iyi olanlarını diğer öğrencilerle paylaşıyorum. Aslında ülke genelinde daha havalı şeyler var özel okullar ve pahalı eğitim siteleri. benim anlamadığım ise çok pah

ÖĞRETMENLİK ÇOK ZOR BİR MESLEK FAKAT DAHA ZORU VAR. ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENLİĞİ.

    Şimdi sosyal medya hesaplarımdan paylaşamadığım bir konu üzerine yazı azmaya karar verdim.aslında bu yazıyı yazmama sebep olan konu katıldığım bir eğitim toplantısı oldu. Dört hoca birlikte konuşuyor ve yaklaşık bin bin beş yüz kişi bu hocaları dinliyordu. Ben Doç. Dr. Nilay Kayhan hocamın bir paylaşımından duydum ve bende katıldım. Tabi bir çok şey üzerinde araştırmalar yapıyor ve elimden geldiği kadar destek olmaya çalışıyorum fakat sizde biliyorsunuz ki daha öğrenecek çok şeyim var ve ben aslında yolun daha başındayım.     Yaklaşık iki saat süren toplantıyı baştan sona kadar izledim tüm konuşulanlardan kendime göre notlar aldım bel ki ileride işime yarayacak şeyler var içlerinde kim bilebilir ki. dört konuşmacı hoca Özel eğitim öğretmeni. Aslında sizlerinde katılmanızı ve dinlemenizi isterdim. Eğer bu yazımı okuyorsanız yüzde yetmiş öğretmensiniz ve ben size öğretmenliğin zor bir meslek olduğunu kesinlikle söylemeyeceğim siz zaten biliyorsunuz. Fakat inanın öğretmenlikten daha z

KAN ve SU

  HİÇ DÜŞÜNDÜMÜZ MÜ?   Geçen gün bir belgesel seyrettim su ile ilgili. Aslında son günlerde her yerde zaten duyar olduk tüm haber kanalları tüm programlar her yerde su ile ilgili bir şeyler çıkıyor. Neden, ne oldu ki bu kadar haber yapılıyor. Aslında bana göre haber değeri yok. Aslında zaten tüm canlı varlığı bunu biliyor su olmadan yaşayamazsınız. Bunu bitkiler, hayvanlar tüm canlılar biliyor. Peki bir şey daha var onsuz yaşayamayacağımız evet onsuz imkan yok yaşamamıza KAN. Peki neden bu ikisi çok önemli ki. Evet ikisi şu yüzden önemli. Her ikisini de üretemiyoruz peki neden bu konuda hiç tükenmeyecekmiş gibi veya bize hiç lazım olmayacakmışız gibi davranıyoruz.  Bence bunun cevabı şu olmalı bu konu hakkında yeterince bilgimiz olmadığı için. Gelin size önce KAN ile başlayayım. Türkiyede kan sadece KIZILAY tarafından bağış yoluyla toplanır peki neden kan vereyim ki? Bu sorunun cevabı aslında çok basit. EĞER BİR GÜN ÇOK SEVDİĞİNİZ BİR KİŞİ KANAMALI BİR HASTALIK VEYA KAZA GEÇİRİRSE

Prof. Dr. Aslan GÜLCÜ HOCAM YAZMIŞ. BENDE FİKRİMİ YAZDIM:)

  İSTER İNANIN İSTERSENİZ İNANMAYIN FAKAT GERÇEK BU. Prof. Dr. Aslan Gülcü hocamın son yazısını okudum ve gerçekten sanal dünyayı ne kadar güzel anlatmış bize. Aslında şimdi bu yazıyı okuyorsanız sizin de  sanalda geçirdiğiniz her saat başı kulakları yukarıya doğru uzayan bir yaratığa dönüştüğünüzü unutmayın.     Ben demedim Aslan hocam diyor. Bence gerçekten de doğru söylüyor. Bu yazıyı okumaya devam etmeden önce muhakkak Prof. Dr. Aslan   Gülcü hocamın son yazısını okumanızı tavsiye ederim size çünkü bu yazımda hocamın yazdıklarına birkaç ekleme yapmak istiyorum.     Gerçi hocam açık ve net bir şekilde anlatmış. Şimdi son iki senedir derslerimin neredeyse yüzde seksenlik kısmını bilgisayarda dijital materyal ve içerik/kaynak kullanarak yapıyorum. Peki fakat bu bilgiler ne kadar güvenli yada nasıl bu bilgilere güveneceğim sorusu asıl sorulması gereken en önemli soru. Evet çok güzel ilgi çekici hatta resim, renk, müzik ile süslenmiş bir sürü bilgi var peki bu bilgilerin hepsi

ÇOK ŞEY BORÇLU OLDUĞUM FATMA HOCAM

 Bu günlere gelmemde çok emeği olan can hocam. Tanıdığım tüm öğretmenlerim için yazılarımı bir seri halinde sunacağım. Daha sonra web sitemde hem yazılarımın tamamını hem de öğretmenlerimin benim için yazdıklarını paylaşacağım dileyen öğretmenim ne istiyorsa yazabilir kesinlikle her şey tarafımdan yayınlanacak. Tüm öğretmenlerimin yazdıklarını saklayacağım. Evet bu yazımın kahramanı Fatma Filiz Tortumlu. Kendisi benim Matematik hocam ve aynı zamanda e-Twinning proje öğretmenim. Fatma hocamı ortaokul 5. Sınıftan beri tanıyorum. Fatma hocamın bana kattıkları bu gün sizlere yazdığım bu yazıya kadar her şeyi belki de Fatma hocaya borçluyum. Hocamın bir çok projesine katıldım. Evet bir çok yazdım çünkü gerçekten çok proje yapan bir öğretmen. Gelin size Fatma hocayı öğrenci gözünden anlatayım. okulda dokuz yüz öğrenci arasında Fatma hocayı en iyi tanıyan öğrencilerin başında geliyorum diyebilirim. Kesin olmasın ilk 3 garanti. Fatma hoca çok adildir. Ne işlemediği bir ders olur ne de kaçırd

TOPLUM YAŞAMINDA KURALLAR

  SOSYAL DÜZEN KURALLARINA UYUM. Bu sabah Prof. Dr. S. Tunay KAMER hocam TRT1 Radyo kanalında canlı yayına katıldı bende baştan sona dinledim. Konu şu. "Toplum Yaşamında Kurallar" Emre Şimşek hocam sordu Tunay hoca cevapladı. Keşke herkes dinleseydi diye içimden geçirdim ve size bu yazıyı yazmaya karar verdim.   Bazen kızıyorum fakat yapacak pek bir şey yok. Bir düğme yok ki basıyım durdurayım hatta komple silebileyim. Herkes her şeyi biliyormuş gibi yapıyor bildiklerini veya bilmediklerini paylaşıyor. Ben genelde yaşanmışlıkları yaşadıklarımı paylaşıyorum. Bazen diyorum ki kendi kendime herkes komik şeyler paylaşıyor bak ne güzel herkes gülüyor eğleniyor takipçisi artıyor tanınıyor. Neyse ben öyle istemiyorum zaten öyle yapsaydım şu an takipçi sayım 100bin üzeri olurdu hatta denemek bile istemiyorum çok kolay çünkü. Aslında öğrenecek o kadar çok şeyimiz var ki sonu yok gibi. Hadi gelin size başımdan geçen bir şeyi anlatayım. Bir gün evden çıktık dedem yanımda hava ç

BAŞARI İÇİN ÇOK ÇALIŞMAK GEREK.

  BAŞARI İÇİN ÇOK ÇALIŞMAK GEREK. Evimizde çok anlatılan ve çok sık konuşulan bir konu hakkında yazı yazmaya karar verdim. Oturduğumuz ev babamın (51 yaşında) amcamın (36 yaşında) ve abimin (25 yaşında) büyüdüğü ve şimdi de benim büyümeye çalıştığım ev. Adres aynı, aynı evde 50 yıl geçmiş yani ailem bu evde büyümüş.   Çıkmaz sokak olan sokağın sonu merdiven olup önü tenis kortu ve deniz olan bir yazlık ev gibiymiş eskiden, şimdide öyle ama pek kimse öyle denize girmiyor artık. Eskiden herkes birbirini tanırmış babamın anlattığına göre birbirini tanımayan hiç kimse yokmuş. Babam kapının önünde oynar bisiklete binermiş.   O zamanlar sadece konuştuğu ama kim olduğunu bilmediği uzun boylu gözlüklü bir adam varmış bu amca yan apartmanda oturur devamlı arabasına binmeden önce çocuklarla konuşur toplarına vurur ve bekleyen siyan arabasına siyah kıyafetli adamlarla biner gidermiş. Gel zaman git zaman babam büyümüş bir gün saat 06.00 sabahın erken saatlerinde yarışa gitmek için evden çı
  BİLİYORUM SİZ ZATEN YAPIYORSUNUZ.   Eğer sokak da yaşayan hayvanları düşünen ve onlara bu konularda duyarlılık gösteren biriyseniz, onların yazın ayrı kışın ayrı sorunları olduğunu unutmayın. Onları  koruma k amacı ile bakım evlerini ziyaret etmeyi ve oradaki hayvanlar için bir kap su koyulmamışsa koyulmasını sağlayın. Yazın su ihtiyaçları fazla olduğundan evinizin önüne beş litrelik bir su kabını ortadan keserek su doldurun ve koyun. Kışın ayrı bir dert suların donması ve çok soğuk olması. Bu suları içen dostlarımızın hasta olacağını unutmayın. Hayvan barınaklarında en çok ihtiyaç olan malzemelerin başında gazete kağıtları hayvanların altlarına sermek için eski halı ve battaniyeler gelir. Evimizde eski diye çöpe attığımız bir çok tekstil ürünü, havlu, battaniye gibi şeyler barınaklarda çok ihtiyaçtır.Bir çoğumuzun çöpe attığı bu malzemeler aslında çöp değil hayvanların daha konforlu bir hayat sürdürmeleri için bir ihtiyaçtır. Eğer bahçeli bir eviniz varsa anne ve babanızdan barına

UZAKTAN EĞİTİM DEĞİL OLDUĞUN YERDE EĞİTİM.

  UZAKTAN EĞİTİM DEĞİL OLDUĞUN YERDE EĞİTİM.   Şuan tam bir sene oldu pandemi başlayalı. Herkes uzaktan eğitim Profesörü herkes konunun uzmanı. Peki bu kişiler nasıl oldu da bir senede bunu başardı. Aslında konu hakkında hiç mi hiç bilgisi olmayan aslında uzaktan eğitimi daha bir sene evvel duyanlar bile yorum yapmaya başladı tabi ki herkes yorum yapabilir buna itirazım yok fakat yorum yapmak için o konuda bilgi sahibi olmak gerekiyor. Aklıma gelmişken yazıyım bari. Benim bir hocam var kendisi Otizm konusunda çok bilgili o şöyle diyor Otizmli bir bireyle bir gün bile geçirmemiş insanlar Otizm hakkında çok şey biliyorlar. Tabi bu uzaktan eğitim konusunda da böyle. Uzaktan eğitim konusunda biraz bilgiye sahibim az da olsa bilgim var bu bilgi bundan tam 6yıl önce başlayan uzaktan eğitim serüvenim beni bu gün bu yazıyı yazacak bilgiye ve tecrübeye getirdi. Tabi ki daha öğrenecek çok şeyim var hatta bu yazı yazma konusunda yolun başındayım. Size yazdıklarım kendi fikrim ve hepsini yaşay

BABİŞKO ASUMAN’dan SONRA, HİÇ VAKİT YOK İPEK.

  BABİŞKO ASUMAN’dan SONRA, HİÇ VAKİT YOK İPEK. Bu yazı Doç. Dr. Nilay KAYHAN hocam için yazılmıştır.   Yazıma başlamadan önce Nilay hocamdan çok özür dileyerek başlamak istiyorum. Aslında çok daha uzun zaman önce yazmam gerekirken bu güne kadar uzadı. Aslında en iyi bilen en yakından gören kendisi olduğu için zaten fazla da bir şey söylemeye gerek yok. Öncelikle Nilay hocamı tanımaktan ve bana ayırdığı zaman için minnettarım. Nilay hoca saat geçe kaç olursa olsun isterse hafta sonu isterse sabahın ilk ışıkları her zaman desteğini hiç esirgemeden verdi/veriyor belki de bu güne kadar hızlı ilerlememin aktif Öncücü. Her konuda örnek aldığım bir hocam. Çalışmaları ve öğrencilerinin yaptığı yorumlar zaten herkesin ona hayran olması için yeterli bir sebep. Birde öğrencileri diye yazdım fakat öğrencileri de zaten öğretmen buda ayrı bir gurur zaten. Şimdi herkes diyecek ki Nilay hoca Öğretim Üyesi Doçent sen sıradan bir Ortaokul öğrencisi, işte işin sırrı da burada başlıyor benim sıra
                                      MERHABA BEN ARAŞTIRMA GÖREVLİSİYİM. MERHABA BEN ARAŞTIRMA GÖREVLİSİYİM. İpek’in araştırma görevlisi ile ne işi olabilir ki? Bende aynısını dedim içimden. Gelen mesaj aynen öyle başlıyor ve Saniye hocamla tanışıyordum. Bu tanışma üç aya uzayan bir yazışma ile devam edecek ve sonunda bir makaleye dönüşecekti. Evet böyle başlayan bir tanışma. Beni sosyal medyadan takip eden Ordu Üniversitesinde bir hocam Saniye hocam. Saniye hoca çok tatlı birisi bir araştırma yapıyor. Ben kendisine bu konuda ailemden izin alacağımı ve kendisine geri döneceğimi söylüyorum ve babamla konuşuyorum. Evet karar alıyorum ve Saniye hocamın sorduğu her soruya gönüllü ve doğru yanıt vereceğimi kabul ediyorum. Yazıyor yazıyor sorular soruyor mail atıyor twitterda dm den yazıyor hepsini cevaplamaya belgelemeye çalışıyorum. Ne çok çalışıyor gece saatlerine kadar okuyor yazıyor demek ki öğretmenlik zor bir şey diye düşünüyorum. Ben biraz aceleciyim ya hemen soruyorum ben ne zama
  İLK BAŞLADIĞIM   GÜN OKULU SEVDİREN OKUL, HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER İLKOKULU.   Herkes okuduğu okular ile gurur duyar över anlatır. Benim hikayem biraz farklı. Tabi ki herkesin okulu güzel ve iyi fakat benim okulum iyilerin en iyisi. Okula çok uzak değildim okulun ne demek olduğunu nasıl davranmam gerektiğini zaten iki sene eğitim aldığım Anaokulu öğretmişti. O gün geldi çattı artık İlkokullu olmuştum evimize yüz metre mesafede olan okul ayrıcalıklı bir devlet okulu aslında ayrıcalıklı demek belki yanlış anlaşıla bilir. Çok disiplinli, temiz, az öğrencinin olduğu sıcak bir yuva aslında. İlk gün evden çıktık yürüyerek gittiğimiz okulum her gün hemen hemen önünden geçtiğim tanıdığım bildiğim bir yer. Çok yabancılık çekmedim koşan oynayan çocuklar var ağlayan çocuklar var öğretmenler her biri için ayrı uğraşıyor ilk gün dedim ya çok zor ya seveceksiniz yada istemeyip soğuyacaksınız. Sınıf belli kapıdan gir direk karşına gelen ilk sınıf şansa bak. Okulumda iki blok var karşı blok